İşte Hz. İbrahim de böyledir. Yüce Allah'ı kalbiyle bilip, diğer delillerle O'nun varlığına delil gösterince kendisinin bir Rabbi ve bir yaratıcısı olduğunu kesinlikle bilmiş oldu. Yüce Allah ona kendisini tanıtınca, onun da Allah hakkındaki marifeti artmış ve şöyle demişti: "Beni doğru yola iletmişken benimle Allah hakkında mücadele mi ediyorsunuz?" (el-En'âm, 6/80)
Şöyle de açıklanmıştır: Bu, onların yaptıklarını reddeden bir üslupla soru ve azar anlamındadır. Yani, bu muymuş benim rabbim? Yahut bunun gibi birisi nasıl rabb olur? anlamında olup soru edatı hazfedil mistir. Nitekim Kur'an-ı Kerimde bir başka yerde şöyle buyrulmaktadır: "Sen öldükten sonra onlar ebedi mi kalacaklar" (el-Enbiya, 21/34) anlamındadır. el-Hüzelî der ki:
"Beni teskin ettiler ve dediler ki: Korkma ey Huveylid O yüzleri tanımayarak dedim ki: Bunlar bunlar (mı) dır?"
Bir başka şair de şöyle demektedir:
"Ömrün hakkı için. -her ne kadar bilip anlayan birisi isem de- bilemedim. Onlar cemreye yedi (taş mı) attılar, yoksa sekiz taş mı?"
Anlamın: "Sizin iddianıza göre benim rabbim budur" şeklinde olduğu da söylenmiştir. Nitekim yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: "İddia ettiğiniz ortaklarım nerede?" (el-Kasas, 28/74) Bir başka yerde de şöyle buyru i maktadır: "Tad bakalım. Çünkü sen (dünyada) aziz ve kerim idin (imişsin)?" (ed-Duhan, 44/4?) Yani sen kendi kanaatine göre böyleymişsin.
Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Sizler, bu benim de Rabbimdir diyorsunuz. Burada "diyorsunuz" anlamındaki kelimeyi hazfetmiştir. Hazf ise Kuran-ı Kerim'de çokça görülmektedir. Anlamın: Bu benim Rabbime delildir, olduğu da söylenmiştir.
İmam Kurtubi, el-Câmiu li-Ahkâmil’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 7/68-71.